Hepimizin hayatına beklenmedik bir şekilde giren pandemi, birçok duyguyu ve deneyimi de beraberinde getirdi. Hepimiz bu süreç içerisinde kaygıdan hüzüne, endişeden öfkeye birçok duyguyu –bazen de hepsini aynı gün içinde – yaşadık. İşimizi, ebeveynliğimizi, evimizin içindeki yaşantı ve düzeni, çocuklarımızın uzaktan öğrenme süreçlerini düzenlerken aslında sıklıkla aynı grup becerileri kullandık: Sosyal ve Duygusal Öğrenme (SDÖ) becerilerimizi.
Duygularımızın farkına varmak, duygularımızı düzenlemek (regülasyon), sosyal farkındalığımızı ve ilişkilerimizi yönetmek, sorumluluğunu alacağımız kararlar vermek olarak tanımlanan SDÖ becerileri pandemi sürecinde hepimizin hemen hemen her gün kullandığı beceriler oldu.
Benzer şekilde, çocuklarımız uzaktan öğrenme süreçlerindeki teknolojik alt yapıya ve araçlara hızla uyum gösterirken, ilişki bazlı kazanımlarını bir süre askıya almak zorunda kaldılar. Öğrenme ve öğretme deneyimlerinin birçoğunun uzaktan ve farklı tekniklerle aktarılabileceğini görürken, bağ kurma, ilişkiden beslenme, akranları ile iletişim kurma gibi SDÖ becerilerinin temelini oluşturan etkenlerin eksikliğini ise ilk haftalardan itibaren hissetmeye başladılar. Sohbet programlarında birbirlerine yazmak istediler. Öğretmenlerine evlerini, odalarını, evcil hayvanlarını göstermek istediler. Mikrofonlarını kapattığımızda kızdılar. Seslerini kıstığımızda tepki verdiler. Arkadaşları ile aynı okullarındaki gibi ders sırasında da sohbete devam etmek istediler. Yani okulun verdiği “öğretim”e zihinleri hemen hemen hazırken, sosyal ve duygusal öğrenme ihtiyaçlarını göstermek ve karşılamak için kalplerini biraz büyütmeleri ve sabretmeleri gerekti.
Bu süreçte de hep birlikte gördük ki, sosyal ve duygusal öğrenme ihtiyaçları sadece evde ve evdeki ilişkilerde değil, okulda ve her türlü öğrenmenin temelinde yer alıyor. Bir anasınıfı öğrencisi öğretmenine kedisini gösterdiğinde dersi daha iyi dinliyor, tüm sınıf bir “merhaba” etkinliği ile derse başladığında o ders daha akıcı ve verimli oluyor. Yani SDÖ becerilerini önceliğine almayan bir okul hayal etmek artık neredeyse imkansız.
Benzer şekilde öğretmen ve eğitimcilerin de bu düzende duygularını düzenlemeleri, kendi endişelerini yatıştırmaları, uzaktan öğretme düzenine uyum sağlamaları, evlerinden öğretmenlik yaparken ebeveyn rollerini de sürdürmeleri gerekti. Yani yine SDÖ becerileri ön sıradaydı.
İkinci Adım Sosyal Duygusal Becerileri Destekleme ve Şiddeti Önleme Programı’nın geliştirici kurumu olan Committee For Children, yayınladığı makalesinde okullara şu önerileri veriyor:
- Öğrencilerinize deneyimlerini anlatıp paylaşabilecekleri alanlar ve zaman verin. Bazen bir dersinizi sadece sohbete ayırmanız gerekebilir.
- Yapabiliyorsanız tüm öğrencilerinizle en az ayda bir kere bireysel olarak görüşün.
- Aileler ile irtibatta kalın ve tüm ailenin ruh sağlığı hakkında haberdar olun.
- Korku, kaygı, endişe gibi duyguların açığa çıktığı durumlar için hazırlıklı olun. Okulunuzun rehberlik servisi ile bir plan hazırlayın.
- Uzaktan öğrenme derslerinizde de diyafram nefesi, geriye doğru sayı sayma, kendinle konuşma gibi teknikleri kullanmayı deneyin.
- Öğrencilerinizle, herkesin hissedebileceği duyguların farklı olabileceğini konuşun.
- Birbirlerine anlayış ve empati göstermelerini destekleyin.
Edweek’te yayınlanan diğer bir yazı ise Committee For Children’ın belirttiklerini destekler nitelikte.
- Şimdiden SDÖ becerilerini okula uyum sürecinde nasıl geliştirebileceğinizi düşünmeye başlayın. Çünkü okullar açıldığında tüm çocukların ve öğretmenlerin ihtiyacı birbirleriyle bağ kurmak olacak.
- Bu bağı kurmadan herhangi bir akademik konuya veya kazanıma giriş yapmak mümkün olmayacak.
- Uzaktan öğrenme sürecinde verilen akademik müfredatı tekrar etmek, pekiştirmek bir yanda dururken SDÖ becerilerini destekleyici uygulamalar zamna kaybı gibi gözükebilir. Ancak araştırmalartam tersini söylüyor. SDÖ uygulamalarına günde 20 dakika ayırdığınızda, çocukların akademik kazanımları da pekişiyor.
- Öğretmenlerinizin de SDÖ becerilerini desteklemeyi unutmayın ve bir plan hazırlayın. Kendi SDÖ becerilerini aktif ve gelişime açık tutan eğitimciler, tüm okulun iklimine katkıda bulunur.
- Okullar açıldığında SDÖ becerilerini ön planda tutmayı tüm okul çalışanları ile paylaşın. Çünkü okul sisteminde bulunan her birey bu sürecin içinde olabilmelidir.
Bu bilgiler ışığında yenilediğimiz ve geliştirdiğimiz hizmet içi eğitimlerimizin başlıklarını Haziran ayının ilk haftasında sizlerle paylaşacağız.
Saygılarımızla,
Sosyal Duygusal Öğrenme Akademisi
Kaynaklar
https://www.edweek.org/ew/collections/social-emotional-learning/index.html
Comments are closed.